Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu üyesi Özcan Hıdır sonunda suskunluğunu bozdu. Hıdır televizyonumuz Demet TV’ye gönderdiği açıklamada YVDK üyeleri arasında son derece uyumlu çalışma ve birliktelik olduğunu söyledı. Hıdır son günlerde hakkında yapılan olumsuz soylemere cevap vermeye çalıştı.
——– Aşağıda Özcan Hıdır tarafından kaleme alınan metinin tamamı——
Hollanda Türk Kamuoyunun İlgi ve Bilgisine…
Kamuoyunun da yakından takip ettiği üzere, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’na bağlı olarak oluşturulan “Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu (YVDK)” üyeleri olarak 17 Haziran 2013 günü Ankara’da Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımı ile resmî ilk toplantımızı yaptık. Konuşmalarının sonunda Başbakanımız, daha önceden planlanmadığı halde, yurtdışında yaşayanlar için dövizle askerlik konusununda kurul üyelerinin görüşlerine başvurdu. Bu esnada 3.500 ile 8000 arasında değişen rakamlar telaffuz edildi. Bendeniz de söz alıp “6000-6500’ü geçmeyecek bir rakam”ın makul olacağını söyledim. Toplantı bazı televizyonlarca canlı yayımlandığı için sözüm anında Hollanda’da yankı buldu ve şahsıma yönelik olumsuz bazı yorumlamalarla birlikte gündeme getirildi, halen de getiriliyor. Bu meyanda siz değerli kamuoyu ile şu hussuları paylaşmak ihtiyacı hissettim:
1. 17-18 Haziran’da Ankara’da yapılan toplantıya gitmeden önce Danışma Kurulu Hollanda üyeleri olarak bir rapor hazırladık ve Ankara’da bu raporu ilgili birimlere sunduk. Bu sorunları da Danışma Kurulu’na seçildiğimiz günden itibaren birkısım STK’lar ile Elçi ve Konsoloslarımıza yaptığımız ziyaretlerdeki notlarımızdan oluşturduk. Şu ana kadar ziyaret imkânı bulamadığımız STK’lar da tabiatıyla bulunmakta olup, onlarla da en kısa zamanda görüşeceğiz.
Raporda Hollanda’daki Türklerin sorunlarını “acil-ivedi” sorunlar ile “kronik” olarak nitelenebilecek sorunlar olmak üzere iki başlık altında ele aldık. İvedilikle çözümünü istediğimiz sorunlar arasında “dövizle askerlik” sorununu ise en önemli sorunlardan biri olarak not ettik. Askerlik bedelinin 5000 Euro’ya indirilmesini yazılı olarak teklif ettik. Sayın Başbakanımız ile olan toplantıda ise bendeniz söz alarak bu bedelin “6000-6500 Euro’yu geçmeyecek bir rakam” olmasını teklif ettim. Bu ifademdeki nüans yeterince anlaşılmamış olacak ki, benim kesinkes 6500 Euro teklif ettiğim yazıldı. Hâlbuki “bu meblağı geçmeyecek” demenin Türkçe’de kesin olarak bu üst meblağı kabul etme anlamına gelmeyeceği erbabının malumudur. Gönlüm bu bedelin hep kaldırılmasını veya sembolik bir düzeye indirilmesini istiyor. Ne var ki şahsi gözlemlerime göre şu an için bunun mümkün olmayacağını; dolayısıyla Hükümet nezdinde mümkün olabilecek rakamları telaffuzunun sonuç almada daha doğru olacağı ilkesinden hareket ettim. Neticede görülüyor ki, henüz kesinleşmese bile, Bakanlar Kurulu da 6000 rakamı üzerinde konsensüse varmış gözüküyor. Bu konuda şahsımı eleştiren bazı medya organlarının bu haberi şimdiden “müjde” olarak duyurmalarını ise, siz kamuoyunun takdirlerine bırakıyorum.
2. Bedelli askerlik ile alakalı sözlerimin, Kasım 2012’de koruyucu aile meselesinde Den Haag’da yapılan ve konuşmacı olarak katıldığım bir toplantıda tarafıma atfedilen sözlerle de ilgisi kurularak verilmesini de burada özellikle dikkat çekmek isterim. Buna göre ilgili toplantıda bendenizin, “Hollanda’da 6000 Türk çocuğun Hristiyan ailelere verildiğini” söylediğim yazılmıştı. Hâlbuki söz konusu toplantıda bu söz, Başbakan Yardımcımız Sayın Bekir Bozdağ’ın, ilgili toplantıdan yaklaşık 10 gün önceki, beyanatına atıf olarak zikredilmişti. İnternette yapılacak küçük bir araştırma bunu doğrulayacaktır. Daha sonra Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Hollanda ziyareti esnasında alevlen(diril)en koruyucu aile ve Yunus Azeroğlu olayı sonrasında bu söz, NRC Handelsblad’da tarafıma atfen aktive edilip ayrı bir haber-yoruma konu edildi. Bunun üzerine gerek şahsen gerekse İUR olarak hazırlamış olduğumuz Hollandaca açılamayı, o dönemde ilgili taraflara ve dostlara göndermiştik.
3. YTB üyeleri arasında meselelerin tespit ve çözümüne yönelik bir kısım farklılıkların olması kadar tabii bir durum yoktur. Ancak şunu şahsi kanaatim olarak özellikle belirtmek isterim ki, Danışma Kurulu Hollanda üyeleri olarak bizler, yaklaşık altı aylık periyotta son derece uyumlu çalışma ve birliktelik ortaya koyduk. Burada da ilkemiz, başkalarının ajandasına tabi olarak reaksiyoner değil, kendi ajandamız ve çalışma takvimimize göre hareket etmek olmuş ve bundan sonra da böyle olacaktır.
4. Bu vesile ile ayrıca şunu da belirtmek isterim ki, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da Hollanda’da yaşayan insanımızın sorunlarını gündeme getirme ve çözüme kavuşturma konusunda medya mensuplarımızdan gelecek “yapıcı” tenkitlere ihtiyaç duyduğumu, son dönemde hakkımda çıkan olumsuz haberlere yönelik de empati yaptığımı özellikle belirtmek istiyorum.
İyi çalışmalar dileklerimle,
Assoc.Prof.Dr.Özcan Hıdır